People

Kendini Geleceğe Hazırla!

Kendimizi gelecek versiyonlarımıza hazırlamaya çalışmak: yeni dinamikleri yakalayıp “çevik” ve “esnek” halimizle belli periyodlarda kendimizi bu yeniliğe ve terminelojiye evirmek! Peki ya şimdiki hallerimizi tam olarak biliyor muyuz?

Hepimiz bildiği hatta zaman zaman ciddi psikolojik yorgunluklarımıza sebep olan, zamanın getirdiği hızlı değişim biz insanoğulları için sağlıklı mı?

Bence hem evet, hem hayır!

“Hayır” ın sebebine gelecek olursak;

Her sektörde ya da olayda olduğu gibi bir değişim, yenilenme ve gelişme oluşumu başladığında dezenfermasyonla beraber gelir bu. Sonrasında o dezenfermasyonlar törpülenir ve zamanla en iyi haline ulaşır. Fakat tabi burada anlatıldığı gibi yavaşça olamayabiliyor. Bazen olaylar ardı ardına değişirken farklılaşıyor ya da farklı olaylar eş zamanlı gelişmeye çalışıyor derken; her birine gereken özen gösterilemediğinden, hepsi birbirine giriyor ve müthiş bi dezenfermasyon yığını ortada kalıveriyor. Bu da psikolojik olarak biz insanoğlu; olayların içinde olmasak bile, dünyanın evrilmesinden etkilenenler olarak, belki bir başarısızlık hissi verdiğinden ya da sadece dezenfermasyonun kendi kendine olumsuz etkilerinden, olumsuz geri yansımaları ile karşılaşıyoruz. Tabi rekabetin de sağlıklı sınırı aşıldığı zaman; ki bunu hayatımızın farklı alanlarında sık sık yaşarız; bunun da nasıl olumsuz geri dönüşü olduğunu zaten yaşamayanımız yok sanırım. Ya o rekabetin içinde ön saflarda olma çabasının yorgunluğu; ya da rekabetin içine girmek istemesen bile; o geri kalmışlığın psikolojik baskısı.

“Evet”in sebebine gelecek olursak;

Değişim, gelişim ve daha iyi versiyonlara ulaşma çabası, yanında getirdiği olumsuzluklarla beraber gerçekten her aşamada daha iyiye ulaştırıyor. Bunu sağlıklı yapabilenler ise zaten minimum olumsuz etki ile taşıyor o en iyi hallerine. Her en iyi halin de daha iyi halleri geliyor akabinde tabi. Bu da her zaman yukarıya giden grafik demek. Bireyselden çok toplumsal olarak çok iyi etkileri olabiliyor. Çünkü; bireysele indirgediğimizde olumlu-olumsuz her etkiyi yaşarız ama toplumsal bakış açısından baktığımızda gelişim görürüz.

Başlığa dönecek olursak; Gelecek demek gelişim demek. Bu da psikolojik dayanıklılığı gerektiriyor. Son zamanlarda hem tüketim, dolayısıyla üretim olarak daha fazla gelişme zorunluluğundan; belki de daha önce dillendirilmemiş terimleri hayatımıza sokmak gerekiyor. Bir dilin oluşması, ya da dile yeni terminolojilerin girmesi için; – dil-tarihçilerin çok daha iyi açıklayacağı bir konu olsa da-; hatırı sayılır bir zamana ihtiyaç var. Fakat günümüzdeki gelişim; bu “zaman ihtiyacı”ndan daha hızlı ilerlemeye ihtiyacı olduğundan bireylerde zamanı yakalama, psikolojik yorgunluğa sebep olabiliyor.

Peki zamanın getirdikleri ile bireysel psikolojik yapımızı eşitlemek için neye ihtiyacımız var?

Bir nesne düşünelim. Örneğin; çamasır makinesi. Oluşumlarına bakacak olursak, eski versiyonlarının gelişebilmesi için herşeyden önce çamaşır makinesi fikri olmalı tabi. Sonra o fikrin hayata geçirilip somutlaştırılması. İşte o somut nesne harika bir icat! Dönemin en iyisi ve en yenisi o’dur. İşte bunun üzerine gelişim başlar. Bu gelişimin olabilmesi için de, o son yani en yeni, en iyi versiyonu dediğiniz nesnenin geliştirilmesi gereken yanlarını bilmek gerek. En iyi yanlarını zaten muhtemelen biliyorsunuzdur o nesnenin yaratıcısı olarak, ama gelişim istiyorsanız; yetinmemeniz, daha nasıl gelişebilir sorusunu kendinize sormanız gerekir. (-ki istemiyorsanız o rekabete girmeyenlerdensinizdir ve zamanla geride kalma hissiyatını göze almışsınızdır.)

Ee bunu bireysel olarak kendimize uyarlayacak olursak;

Sırasıyla; kendimizin ham halini bilmemiz, sonrasında da bu güne kadar nerelerde gelişim yaşadığımızı, ne kadar en iyi yanımız olduğunu bilmemiz gerek ki; nerelerde gelişim sağlamamız gerektiğini, nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi sorarak günümüz gelişimine ayak uydurmayı daha kolay hale getirebiliriz. Bunu yapabilmemiz için kendimiz üzerine biraz çalışmamız gerek. Son halimizi her haliyle bilelim ve üzerine sağlıklı gelişim sağlayabilelim. Aksi takdirde; eklediğimizi zannettiğimiz yenilikler bir kulelin orta taşlarını koymadan üst taşlarını koyup tamamlanmasını beklemek gibi olur. Bugüne kadar kendimize kattığımız herşeyi tam katabildik mi? Orada da eksikler olabilir. Önce şuanki halimizi tam bilmekle kalmayıp, tamamlamak gerekir ki, her yeni kattığınız sağlam temellere dayansın. Dolu dolu bir insan olmanın yolu, eski boşlukları doldurduktan sonra yenilerini eklemekle ilgilenmekten geçer.

Kendimizde maksimum hakimiyet sağlayabilirsek, bu gelişmelere minimum dezenfarmosyanla ayak uydurabiliriz. En kolay ilerlemeyi sırayla giderek sağlayabiliriz. En kolaydan kastım; psikolojik olarak en rahat halimizdir.

Yeni çağlara ve çok hızlı ilerleyen gelişimlere ayak uydurmakta zorlanıyorsanız, ya da sorgulayanlardansanız bir de bu açıdan bakmaya ne dersiniz? Evet bunun için bir duraksama yaşamak gerek ki kendimiz üzerine düşünmeye ve çalışmaya zaman ayırabilelim. Ama inanın pişman olmazsınız. Bazen daha hızlı gidebilmek için durmak gerekir.

Bu konu ile ilgili görüşlerinizi ve paylaşımlarınızı duymayı çok isterim. Bana ulaşın lütfen.

İlknur Yıldız